Süper Lig‘in 1.haftasında Galatasaray, konuk olduğu Giresunspor deplasmanından mücadeleden 2-0’lık galibiyetle ayrılmayı başardı.
GALATASARAY YENDİ MARCAO TARİHE GEÇTİ!
Galatasaray sezonu Giresunspor deplasmanında aldığı 3 puan ile açtı, ben de sezonu oynanan oyundan ve değişimlerden bahsederek açmak isterdim fakat maalesef maça oyundan çok Marcao-Kerem kavgası damga vurdu. Kırmızı kart, penaltı, gol, her şeyin olduğu maçta Dünya üzerinde eşi benzeri görülmemiş bir pozisyonla karşı kaşıya kaldık. Marcao yaklaşık 30 metre depar atıp takım arkadaşı Kerem’e önce kafa attı sonra yumruk attı sonra da hakem Marcao’yu oyundan attı. Kendi takım arkadaşına yaptığı fiziksel müdahaleden dolayı kırmızı kart gören ilk futbolcu olarak da tarihe geçti. Marcao bunu şampiyonlar ligi finalinde takım yenik durumdayken yapsa tasvip etmemekle birlikte yine bir nebze anlayabilirim fakat rakip on kişi ve 2-0 öndeyken yapılacak bir hareket değil bu. Ve devrecilikle, yaşla, tecrübeyle ne ile olursa olsun açıklanabilecek bir pozisyon değil bu. Brezilyalı oyuncunun öncelikle Kerem’den ve ailesinden sonrasında ise herkesten acilen özür dilemesi gerekir. Ki sonrasında da gerekli yaptırımlar mutlaka olacaktır.
DEĞİŞMEYEN TEK ŞEY DEĞİŞİMDİR!
Tüm olumsuzlukları bir yana koyduğumuzda Galatasaray’ın PSV maçından sonra hatta oynanan ilk St. Johnstone maçından sonraki kısa sürede bile oyununun pozitif olarak ne kadar değiştiğini görmek oldukça mümkün. Özellikle takıma geri dönen Taylan ve takıma katılan Berkan’ın ortaya koyduğu enerji ve dinamizm oldukça değerli. PSV maçında en çok göze çarpan şey aradaki bariz fiziksel farklılıklardı. Şu an ise orta sahayı toparlayabilen, tempo tutturan, top dağıtabilen, 6 ve 8’i rahatça oynayabilen iki isim birden var. Hatta maçın başında gördük ki geçen sene Taylan’ın yaptığı iş olan geriden top çıkarma işini bu sefer Berkan yaptı. Çıkarken yapılan hızlı preslerde zaman zaman top kaybı yaşasalarda maçın genelinde agresif ve doğru bir ritim yakaladılar. Yine PSV maçına nazaran çok daha iyi ve bek orijinli olan iki isim takıma oldukça iyi adapte olmuş gözüküyor. Genç sağ bek Boey bindirmelerinde tehlike yaratabiliyor, zaman zaman dönüşlerde ve kademede sıkıntılar çekse de 20 yaşındaki bir bek için tolere edilebilir ve öğretilebilir. PvA için ise aslında pek konuşmaya gerek yok zaten Premier lig seviyesinde 200 üstü maça çıkmış bir bek, Hollanda gibi ekol bir için Euro20’de 11 başlamış bir bek için fazla konuşmaya gerek yok. Birebir oyunları çok iyi oynayabilen, çizgiden gitmeyi ve bindirmeyi seven fakat içeriye de oyunu açabilecek paslar verebilen üst düzey bir bek. Cicaldau için ise konuşmak için çok erken fakat oyuna ve takıma PvA ve Boey kadar çabuk adapte olduğunu söyleyemeyiz.
Özellikle ilk yarı yokları oynadı ve hocanın ondan beklediği Belhanda varken onun yaptığı sonrasında ise Gedson’un yaptığı orta saha ile hücum bölgesi arasındaki bağlantıyı kuramadı. Hatta hoca kendine gelmesi için bizzat kendi dedi Cica’ya penaltıyı atmasını, orada bile topun başındayken fazla gergin olduğu yüzünden okunuyordu. Fakat ilk maçta böyle olması kabul edilebilir sonuç olarak Romanya liginde skor olarak oyuna en çok katkı veren 2 oyuncudan biri. 24 yaşında ilk defa Romanya dışına çıkmış bir futbolcu için ilk maçların zor geçmesi oldukça anlaşılabilir zaman geçtikçe, özgüveni geldikçe uzaktan gollerini ve savunma arkası paslarını oldukça fazla izleyebiliriz, bize bunları vaat ediyor. Kiralık giden Okan için de birkaç kelime bahsetmek istiyorum, kendine güveni yerinde birebirlerde oldukça iyiydi takıma adına farkın açılmasına engel olan ilk isimdi diyebiliriz. Galatasaray’ın oynadığı genel oyun için konuşmak gerekirse Avrupa elemelerinde oynanan oyundan çok daha iyi bir oyun izledik fakat hala daha tam anlamıyla oturmuş bir oyun olmadığı da kesin. Ama yine bununla birlikte geliştirilebilir bir oyun olduğu ve birkaç hamle ile çok fazla keyif veren bir takım izleyeceğimiz de kesin.
Son olarak ise buraya yazarken bile kahrolduğum, içimin yandığı fakat insanlarımızın birebir yaşadıkları ve içlerinde olduğu orman yangınlarına ve sel felaketlerine değinmek istiyorum. Umarım şu başımızdaki tüm felaketler en yakın zamanda yok olur. Umarım yenilerini yaşamayız. Sel felaketinde ve yangınlarda insanlarımız için, doğa için, hayvanlar için, topraklar için uğraşan tüm vatandaşlarımıza teşekkür ediyorum. Hayatını kaybedenlere rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum. Umarım ve umarım ne tekrarını ne de bir benzerini hiçbir zaman yaşamayız.
