Cem Arber

Sebepler ve sonuçlar

Beşiktaş - Fenerbahçe
Beşiktaş - Fenerbahçe
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Çalkantılı sezon geçiren takımlar için derbiler, fırsat niteliğinde maçlardır. Şüphesiz, Beşiktaş için de öyleydi. Sahasında ağırladığı Fenerbahçe karşısına bu bilinçte çıkan Beşiktaş, maç başında rakibiyle kora kor mücadele ettiyse de ilerleyen her dakika oyunda biraz daha geri gitti. Netice itibariyle 3-1 kaybedilen bir maç, erozyona uğrayan özgüven ve kaybedilen taraftar kredisi. Lafı fazlaca eğip bükmeye gerek yok. Futbola dair benim pencerem izleyene şunu vaat eder; bu oyunda fanatizm ve hamaset yoktur, sebepler ve sonuçlar vardır. Uzatmalarla maçı 107 dakika izleyenler gayet net gördüler; Fenerbahçe adına atılmış 3 gol, kaçan bir penaltı ve Mert’in kişisel performansıyla engel olduğu 5 pozisyon var. Beşiktaş adına maçta ne var? Akan oyunda hiçbir şey. Geriye duran toptan atılmış (penaltı) gol kalıyor. Haftalardır yazıp çiziyoruz. Bu takım akan oyunda gol atmaktan aciz. Tek başına bu tespit bile siyah-beyazlı takımın kalite bakımından ne kadar geride kaldığının ispatı. Fenerbahçe gibi oyuncu kalitesi ya da Brugge gibi taktik kalitesi yüksek takımlarla karşılaşıldığında bu gerçek can acıtan biçimde su yüzüne çıkıyor. Beşiktaş, ikinci bölgeden üçüncü bölgeye hiçbir şekilde organize çıkamıyor. Bu başarılamayınca, toplar sürekli olarak defans ve defans önünden ileri şişiriliyor. Top orada kalırsa ne âlâ. Oyuncu grubu kalabalıklaşarak pozisyon bulmaya çalışıyor. Aksi halde haldır haldır geriye koşmak durumunda kalıyorlar. Biliyorum, bu maçtan sonra camia içinden Rıza Çalımbay’a karşı bir öfke fırtınası esecek. Evet, Çalımbay belki top class bir teknik direktör değil ama bu takımın başına Guardiola’yı da koysanız, Klopp’u da getirseniz yapabileceklerinin sınırı var çünkü bu takım kalite bakımından yerlerde sürünüyor. En basitinden geçmişin Pepe’li, Adriano’lu, Medel’li, Babel’li, Atiba’lı, Talisca’lı, Quaresma’lı, Negredo’lu, Tosic’li, Gökhan Gönül’lü, Caner Erkin’li, Oğuzhan’lı, Gökhan Töre’li kadrosunu düşünün ve bugünün kadrosuyla kıyaslayın. Evet, üzerinden belki çok zaman geçmedi ama unutulmuş olabilir. Bu isimlerin hepsi aynı kadroda oynadılar. Yukarıda saydığım isimlerden kaç tanesi bir derbide çıkıp gol ya da asistiyle skoru değiştirebilir? Şimdi bir de bugünkü kadroyu aynı açıdan değerlendirin. Kısmen Chamberlain ve Mert Günok dışında geçmişin kadrosuna yaklaşabilen isim var mı? Bu sorulara vereceğiniz cevaplar, Beşiktaş’ın en temel problemlerinden birini belki de en önemlisini anlamanızı sağlayacak. Gerisi yeni yönetimin işi.

Maça dönecek olursak; Fenerbahçe’nin, Beşiktaş’ın savunma hattındaki eksik ve zaaflarına iyi çalıştığını gördük. “Half space” kullanımıyla siyah-beyazlıların adeta iki kanadını birden çökerttiler. Hem Rosier’in hem de Masuaku’nun olmayışı Beşiktaş’a pahalıya patladı diyebiliriz. Maç başında önde şok baskılarla rakibinin çıkışlarını engelleyen siyah-beyazlılar, Gedson’un sakatlanıp çıkmasından sonra pres güçlerini de büyük oranda yitirdiler. Adeta tek başına rakip kaleye gitmeye çalışan Chamberlain; ilk yarıyı %100, maç genelini %97 pas isabetiyle tamamladı. Attığı pasları geri alamadığı için İngiliz oyuncuyu suçlayamayız. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi takım geneline sirayet eden bir kalite eksikliği var. Bu da oyun kurulumuna etki ediyor. Örneğin, takımının mağlubiyetine engel olamasa da kalesinde başarılı bir maç çıkartan Mert Günok, uzun oynamak durumunda kaldığı anlarda tam 20 kez topu rakibe atmış. Suçlu Mert mi?

Mustafa Kemal Atatürk’ün sevdiğim bir cümlesi vardır: “Uzlaşmaya meyilli olanlar asla devrim yapamazlar.” Konuyla ne ilgisi var diyecek olursanız, Beşiktaş kadrosu gerçek ve keskin bir devrime ihtiyaç duyuyor. Eğer, futbol şubesi ve başkan uzlaşma yoluna bir başka deyişle idare-i maslahat (durumu idare etme, kör topal götürme) yoluna saparsa, bu devrim asla gerçekleşmez. “O bizim evladımız”, “şunun emeği var”, “berikine biraz daha sabredelim” şiarıyla çıkılacak yol Beşiktaş’ı bir yere götürmeyecek. Bugünden belli. Radikal ve acil kararlar alınarak bugünden uygulanmaya başlanmalı. Belki ara transfer dönemine tüm hamleler yetişmez ama temizliğe en kısa zamanda başlanmasında büyük fayda görüyorum. Çünkü futbolda hamaset yok, sebepler ve sonuçlar var.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.