Süper Lig’in 32.haftasında şampiyonluk mücadelesine doğrudan etki edecek maçta, Beşiktaş sahasında Galatasaray’ı ağırladı. Maç öncesi her zamanki gibi hakem üzerinde yapılan amaçlı amaçsız spekülasyonlar ortamı gererken, her iki takımın form durumları da sıkı bir maç izleyebileceğimizin suflesini veriyordu. 65 puanlı Beşiktaş; kalan altı maçından birinde otomatikman 3 puanı hanesine yazdıracak ve derbiyi kazandığı takdirde uzaktan takip ettiği rakibini mental anlamda da sıkıntıya sokacaktı. Şampiyonluğun güçlü adayı Galatasaray’ın da son haftayı 3-0 geçecek olması, 73 puanlı sarı-kırmızılıların ikili averajı ellerinde tutmak bakımından daha temkinli olabileceğini söylüyordu bizlere. Elbette bu denklemde bir de üçüncü bilinmeyen Fenerbahçe vardı ki, sarı-lacivertlilerin klasmandaki yeri işleri daha da karmaşık hale getiriyordu.
1-1 biten ilk yarıda Beşiktaş; oyun ne 0-0 iken, ne de 0-1 gerideyken maça ağırlık koyacacak bir futbol oynamadı. Hatta biraz mübalağa ile futbol bile oynamadı diyebiliriz. Bu durumun birincil nedeni, Galatasaray’ın ileride çok adamla baskı kurup, Beşiktaş’ın problemli orta sahasına top yapma imkanı vermemesiydi. Siyah-beyazlı takımın orta alanındaki oyun kurulum sorununu haftalardır bu köşede yazıp çizdiğimiz için bir kez daha ayrıntısına girmeye gerek görmüyorum. Maç 1-1 olana kadar tek pozisyon, Redmond’ın bireysel beceriyle adam eksiltip, Cenk’in kafasına kondurduğu top. Her ne olduysa, Beşiktaş’ın duran topta Saiss’in kafasından 1-1’i yakalamasından sonra oldu. Galatasaray teknik heyetinin kararı mıydı yoksa atmosferin ve skorun Beşiktaş lehine gelişmesinin psikolojik bir sonucu muydu bilinmez ama o dakikadan sonra sarı-kırmızılılar ileride kalabalık baskıyı bırakıp, oyunu yarı alanlarında kabullendiler. Bu da Beşiktaş orta sahasına rahat rahat top kullanma fırsatı verdi. Saiss’in golü sonrası momentumun siyah-beyazlılara geçmesinin en büyük nedeni buydu. İlk devre karşılıklı atılan birer golle bitti.
Galatasaray ikinci devreye de tıpkı ilk 45 dakikada olduğu gibi ön alan baskısıyla başladı ama bu kez karşısında ilk yarıdaki Beşiktaş yoktu. Siyah-beyazlı takımda Şenol Güneş teşhisi koymuş, tedaviyi de oyuncularına anlatmıştı. Bu yarıda Beşiktaş hücum üçlüsü çok daha mobil oynuyor, bilhassa Galatasaray stoperlerini peşine takan Aboubakar, Nelsson ve Abdülkerim’i üçüncü bölgede gezdiriyordu. Bu alanlara Cenk ve Redmond deplase olurken, bekler de ilk 45 dakikada olduğundan çok daha fazla hücum iştahıyla öne doğru çıkıyordu. Bu durumda takım boyunun uzamaması için defans hattı da oyunu daha önde kabullendi. Orta alan üçlüsü rakip kaleye yaklaştıkça etkinliği arttı. Taktiksel bir tercih olarak Galatasaray takımında defanstan top çıkaran iki isme; Torreira ve Oliveira’ya şok baskılar yapma fırsatı da buldular ki, Beşiktaş’ın attığı ikinci gol tam olarak bu düşüncenin ürünü idi. Beşiktaş’ı oyunda öne geçiren gol sonrası Okan Buruk birbiri ardına müdahaleler ile takımını öne doğru itmeye çalıştı. Bu hamleler kısmen sonuç verdi ama aynı zamanda savunma ve orta alan oyuncularının sarf etmesi gereken eforu katladı. Galatasaray’ın risk aldığı son yarım saatlik dilimde Beşiktaş, üç doğru pası yapabildiği hemen her pozisyonda rakip kalede tehlikeler yarattı. Nitekim atılan üçüncü gol de çabuk ve isabetli yapılan az sayıdaki pasın ürünüydü. Elbette bu golde maç boyu bekleneni vermekten uzak kalan Aboubakar’ın şahsi becerisini de takdir etmek gerekir.
Geçtiğimiz haftalarda yaptığımız tespitlerde Şenol Güneş’in taktiksel denemeleri içinde ehven-i şer görünen üç merkezli dizilişin şu aşamada en doğru tercih olduğunu belirtmiştik. Büyük derbide Beşiktaş orta alan merkezi özellikle temaslı oyunu, hırsı ve mücadelesiyle alkış aldı. Başta Gedson olmak üzere Salih ve Hadziahmetovic derbi galibiyetinde büyük rol oynadılar ama ben bu derbi zaferinde en büyük payı devre arası yaptığı dokunuşlarla Şenol Güneş’e veriyorum. Tecrübeli teknik adam mobilite ile pas opsiyonu yaratıp, hedef adam olarak kullandığı Aboubakar’dan boşalan bölgeleri orta alanını ileri çıkarak doldurdu. Şok baskılarla da rakibini bozdu. Kısacası, ikinci 45 dakikada Okan Buruk’u mat etti.
